KIRŞEHİR YÖRESEL GİYSİLERİ

ESKİ GİYİM KUŞAM TARZIMIZ

Eski yıllarda köy-şehir ayrımı giysilere de yansımıştı. Bu fark giderek kapanmaktadır Merkezlerdeki kadın giysilerinde moda, ekonomik durum etkili olurken, köylerde çalışma şartları ve gelenekler belirleyiciydi. Geleneksel kadın giyim-kuşamı, gittikçe değişip modernleşmekle birlikte “kadife ceket, üçetek, dökmeli don, şal kuşak” ve “taptabı” denen ayakkabı hâlâ giyilir. Erkek yöre giysileri “kadife kilot pantolon”, üstte ise patiska ya da ketenden “içlik mintan”dı. Daha eskiden “salta, cepken” (gençlerde camadan) yaygındı. Cumhuriyet döneminde yeleğe benzer, önü açık ve ibrişim işlemeli “fermene” yaygınlaşmıştı. Yün çoraplar nakışlı, ayakkabıların ucu sivriydi. “Sako” denen ceket-palto arası giysiler hâlâ kullanılırdı.


Halk oyunları kıyafetlerine göre, yörede şöyle bir giyim-kuşamdan bahsedilebilir. Erkekler şalvarımsı pantolon, üstüne mintan ve mintan üstüne “salta” giyerler. Bellerine “kuşak ve şal” sararlardı. Başa fes veya kalpak giyilirdi. Yelek türü “camedan”dı. Ceplerinde köstekli saat olurdu. Beldeki kuşağın altına tütün kesesi, tütün torbası gibi şeyler sokarlardı. Silâh kuşanınca bu kuşama “kuburluk” denirdi. Ayakkabı olarak “yemeni” ya da “lapçin” yaygındı.

Kadınlar ise “üçetek”, altta da geniş dökmeli “don, şalvar” giyerler. Belde “kuşak” vardır. “Salta” adı verilen “cepken”i kullanan kadınlar da vardır. Üzerlerine siyah bir “Çar” örterler. Çarşaf bele bağlanarak bir katı başa çekilir, diğer katı da aşağı sarkıtılır. “Peçe” fazla kullanılmaz. Köylerde başa, “püsküllü fes” giyilir. Zenginler ziynet olarak alına altın takar. Durumu iyi olmayan “yazma” sarar. Yine aksesuar olarak “şal, yazma, penez, altın cıngıl, bilezik, sıra, boncuk” takılır. Ayaklarda “yemeni, lapçin” vardır. Bele “kuşak” veya “yazma” dolanabilir. İnce dolanıp kemer gibi kullanıldığı da olur. Yöre giysileri hususunda araştırmalar yapılmıştır ama maalesef sistemli bir yöre taramasının olduğu söylenemez.

Yorumlar